Varlık Vergisi Dosyası

 Varlık Vergisi’ne Kısa Bir Bakış;


Şükrü Saraçoğlu hükümeti dünya savaşı sırasında ülkedeki fiyat artışı sonucu ortaya çıkan olağanüstü kazançları hazineye geri aktarmak amacıyla yeni vergiler koyma yoluna gider.[1] Bu Vergilerin temel amacı, kara borsada ve piyasada, astronomik fiyat artışı sonucu ortaya çıkan savaş zengini zümresinin servetini hazineye aktarmak, ve bu para ile de sosyal yardım politikalarını finanse etmektir.[2] Şu da ifade edilmelidir ki savaş döneminde, hükümet 1943 yılına kadar kapsamlı bir sosyal yardım programı planlaması yapmamıştır.İlk sosyal yardım tedbiri ise savaş başladıktan ancak 3 sene sonra çıkartılan, 13 Kasım 1942 tarihli, 4306 sayılı “Dar Gelirlere Yardım Kanunu”ydu.[3] Bu kanunun amacı; memurlara, emeklilere, dul ve yetim gibi kesimlere piyasa fiyatlarından daha ucuza giyecek, kömür, yiyecek dağıtılmasıydı. Aynı şekilde Şükrü Saraçoğlu, Varlık Vergisi uygulamasını; bu verginin kaynakları içinde göstermekteydi.[4] 

Yukarıda ifade edildiği gibi Varlık vergisinin temel amacı savaşta rüşvet, astronomik fiyat artışı, spekülasyon veya karaborsa ile zengin olmuş kesimin önüne geçilmek istenmesi ve sosyal yardımların ve devlet bütçesinin finanse edilmek istenmesiydi. Varlık Vergisi birçok kişi tarafından farklı biçimde yorumlanmış, bazı çevreler tarafından sermayenin türkleştirilme hedefiyle uygulanmış bir politika olduğu dile getirilmiştir.[BKZ: 5] Fakat, bu vergiyi bu bağlamda yorumlamak kaçınılmaz olarak okuyucuyu bir paradoksa götürecektir, zira 1920’ler ve 1930’lar boyunca Kemalist rejimin aktif olarak yabancı sermayeyi teşvik ettiği, bu dönemde yüzlerce yabancı şirketin faaliyete geçtiği, hatta Osmanlı döneminde Madenler, devlet tekelindeyken[6] 1930’larda çoğu madenin yabancı şirketlere devredildiği bilinen bir gerçektir.[7][8][9][10]Keza, 2. Dünya Savaşından sonra da CHP Hükümetinin yabancı sermaye lehine ve global piyasalara entegre olmak için çıkardığı yasalar da ortadadır.[11][12] 

Nitekim Varlık Vergisi yasa metnine bakılınca da hiçbir etnik köken/ırk/spesifik milliyete işaret edilmemekte, sadece “servet ve kazanç sahipleri” mükelleftir denildiği görülür[Yasanın tam metni [13]] “Vergi kanunu mülk sahiplerinden, büyük çiftlik sahiplerinden, iş adamlarından ve vergi mükellefi olan bazı maaşlı çalışanlarındam vergi alınmasını öngörüyordu. Büyük çiftlik sahipleri sermayelerinin %5'inden daha fazla vergilendirilemiyordu; limited şirketlerden 1941 yılı net karlarının %50 ile %70'i arasında vergi talep ediliyordu. Diğer yükümlüler de vergi tahakkuku heyetlerinin "kendi takdirlerine göre" vergilendirilecekti. Bu son grup için hiçbir vergi oranı belirtilmemiş, hiçbir gelir veya sermaye beyanı istenmemişti.”[14] Bu yasayı bir faciaya dönüştüren husus; verginin tahsilinin tamamıyla yerel bürokrasiye bırakılmasaydı, yani verginin tahsilatı yerel bürokrasinin keyfiyetine emanet edilmişti.[15] İfade edilebilir ki, Varlık Vergisini asıl sorunlu yapan ve adeta bir şovenizme dönüştüren olgu, verginin çıkarılış amacından veya yasa mevzuatından ziyade; verginin tahsilat şekliydi[16] Yasanın metni de görüleceği üzere muğlak bırakılmış ne tahsil edilecek vergi oranı ne de tahsil edileceği kesim ifade edilmişti. Bunların hepsi her ilde kurulacak vergi tahakkuku heyetlerinin “kendi takdirine göre” belirlenecekti. Yasanın muğlaklığını dönemin üst düzey bürokratı ve İstanbul Defterdarı Faik Ökte’nin şu anısından görebiliriz; Kanunun ayrıntıları basında yayınlandıktan sonra İktisat Fakültesindeki eski profesörü onu arar ve açıklama ister: Aralarında geçen diyalog ise şöyledir:

“—Faik evladım Varlık vergisinin metni bugünkü gazetede çıktı.

—Evet, hocam.

—Tabii gazeteciler yanlış anlamışlar, bu metin eksik çünkü…

—Hayır, okuduğum bütün gazetelerde metin tamdı.

—Nasıl tamdı? İtrazla veya temyizle ilgili hiçbir hüküm yok! Vergi oranına dair hiçbir şey yok…

—Bu böyle bir vergi hocam.

—Evladım hepiniz delirdiniz mi!”[17]


Dönemin önde gelen iş adamlarından Vehbi Koç ise hatıratında bu vergiyi ve tahsilat şeklini şöyle anlatır:

“Merhum Şükrü Saraçoğlu Bey Başbakan, Fuat Ağarlı Bey Maliye Bakanı idi. Varlık Vergisi adı altında bir vergi kanunu çıkardılar. Bu verginin matrahı takdire bağlıydı. Her ilde komisyonlar kuruldu. Bu komisyonların koydukları vergilerin itirazı, temyizi yoktu ve Türk tarihinde eşi benzeri olmayan bir vergiydi. İlk hamlede bana da 350.000 lira vergi takdir edilmişti. O vakit Ankara ve İstanbul’da mağazalarım, Karalyan'la ortaklaşa Orhangazi'de 8.000 liraya alınmış bir köy zeytinyağı değirmeni ile Gemlik'te 40.000 liraya alınmış bir fabrikamız, bir de Anamur’da Mehmet Karamancı ve Canik Verter'le ortak bir kurşun madenimiz vardı. Bulundukları bölgelerde en büyük vergiyi alabilmek için, mülkiye amirleri yarışa girmişler. Gemlik’te iki fabrikanın maliyeti 48.000 lira iken 40.000 liralık varlık vergisi, 100.000 liralık Anamur kurşun madenine de 200.000 lira varlık vergisi geldi. Şuradan buradan yazılan vergilerle bana düşen vergi milyona yaklaştı. Uzun uğraşlardan sonra, mükerrer vergiler yazıldığını ispat ederek bana takdir edilen Varlık Vergisini 600.000 liraya indirdik, hepsini ödedik.”[18] 

İfade edildiği gibi, Varlık Vergisinin yerel bürokrasiye bırakılması, bu uygulamanın çok farklı yerlere çekilmesine sebep oldu. Burada okuyucu şu soruyu sorabilir: 

“Peki neden bu vergiyi tahsil eden yerel bürokrasi veya lokal memurlar, verginin hedef aldığı kesim olan; karaborsa ve yükselen fiyatlardan aşırı kazanç elde eden kesimi doğrudan gayrimüslimler ve yahudiler olarak yorumladı ve akabinde tüm karaborsacılık gibi yasadışı faaliyetlerin sonuçlarını onlara ödetti?” Aslında bu bir açıdan 1940’lar avrupasının azınlık düşmanlıklarının toplumsal yaşama bir yansımasıydı.(aslında bu Türkiye’ye özel bir olgu da değildi, zira bu dönemde Amerikan Ordusunda bile siyahlar ve beyazları ayırmak için “segregation” uygulaması sürdürülmekteydi.) Bu dönemde, halk sefillik içinde yaşarken bir kesimin karaborsadan büyük paralar kazanması, toplumsal kesimlerin tepkisini çekti. Bu tepki basına da yansıdı: (Gönderideki 2. Sayfaya bakınız.)

Aynı şekilde basında çoğu kez, kara borsacılar ve spekülatörler, antisemit bir refleksle yahudi olarak resmedilmekteydi; (Gönderideki 3. Sayfaya bakınız.)

Yukarıdaki örnekteki gibi birçok gazete/karikatür, Spekülasyon ve savaş zengini zümresini Gayri Müslimler ve Y. Hudilerle bağdaştırmış[19][20] ve bu da kaçınılmaz olarak bu zümreler üstünde toplumsal bir yargı yaratmıştı. Aynı şekilde bu Almanya’nın, F şizmin galibiyetini sağlamak için Uluslararası Niyazi Propagandası da bu dönemde yoğundu. Taner Timur, bu durumu şöyle yazar: “Alman faşizmi galibiyetini kolaylaştırmak için, Sovyetler Birliği'nin periferik halklarını ırkçı-milliyetçi fikirlerle harekete geçirerek Ruslara karşı kullanma politikasını gütmüştür. Bu amaçla, 28 Haziran 1941'de (Alman) Dışişleri Bakanlığı’nda bir “Rusya Komitesi" kurulmuş ve Türkler, Ermeniler ve Gürcüler arasında propaganda faaliyetleri planlanmıştır. Alman "şarkiyatçı"ları da bu amaçla seferber edilmişti. Naziler Türkiye'de de bu konuda yoğun bir propagandaya girişmişler ve gençlik örgütleriyle askeri-sivil aydınlar arasında çok taraftar bulmuşlardır.”[21] Keza, Alman Tarihçi Gotthard Jaschke, Genç Türklerin Turancılığı kitabında, dönemin Generallerinden Nuri Kiligil’in ve Hüsnü Erkilet’in,  Almanların “Rusya Komitesi” ile yakın bağlantılara sahip olduklarını yazar. Aynı şekilde dönemin Ünlü Gazetecilerinden, Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Yunus Nadi’nin Niyazi Almanyası ile yakınlığı ortadadır.(Niyazi Almanya’sına düzenlediği gezilerde edindiği gözlemleri hayranlıkla gazetesinde yazmıştır, kendisi Türkiye’nin Niyaziler yanında savaşa girmesi yönünde bir gayri resmi kampanya bile yürütmüştür.[bkz: 27 Haziran 1941, Cumhuriyet Gazetesi] hatta bu dönemde bazı çevrelerce “Yunus Niyazi” olarak bile anılmıştır)[22][23] 

Bu bağlamda ifade edilebilir ki, bu verginin tahsilatının felakete dönüşmesinin en önemli bir sebebi olarak, 1940-1943 arasında Almanya’nın uluslararası çapta yaydığı F şist eğilimler ve bunun Türkiye’yi de etkilemesidir, ki bu eğilimler ifade edildiği gibi türk basınına da yansımış, ve toplum üzerinde gayrimüslimlere karşı düşmanca bir tavır yaratmıştır. Varlık Vergisi’nin uygulanma biçiminde vuku bulan büyük şovenist eğilimler sonucunda da yabancı sermaye Türkiye’ye sırt çevirmeye başlamıştır.[24]

Alp Buğdaycı, Kasım, 2021 


Kaynak 1: Şevket Pamuk, Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi, SF. 201

Kaynak 2;  Murat Metinsoy, 2. Dünya Savaşında Türkiye,SF. 343

Kaynak 3: Murat Metinsoy, A.G.E, 342-343

Kaynak 4: Sonteşrin Dergisi 1942, Sayı 108

Kaynak 5;  Örneğin Ayhan Aktar, Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları adlı kitabında bunu ifade eder.

Kaynak 6: Eduard Philippe Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat, SF. 257

Kaynak 7: Alp Buğdaycı, 1923-1939 Arası Türkiye Ekonomisi Makalesi, Bölüm 1.6, Mises Enstitüsü

Kaynak 8: Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi(1923-1950), SF. 223-245

Kaynak 9: Bige Sükan, İmparatorluktan Cumhuriyet’e Yabancı Sermaye Anlayışı, SF. 18-23

Kaynak 10: Emir Bostancı, 1929-1938 Yılları Arasında Türkiye’de Yabancı Srmaye

Kaynak 11: Örneğin 7 Eylül Kararları buna bir örnektir, 7 Eylül Kararları için: İlber Ortaylı, Yakın Tarihin Gerçekleri, SF. 235-236 

Kaynak 12: Feroz Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye, SF. 136

Kaynak 13: TC Resmi Gazete, 5255. Sayı, SF. 3965-3969

Kaynak 14: Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, SF. 398

Kaynak 15: Feroz Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye, SF. 26

Kaynak 16: Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, SF. 290

Kaynak 17: Faik Ötke, Varlık Vergisi Faciası, SF. 64

Kaynak 18: Vehbi Koç, Hayat Hikayem, SF. 65

Kaynak 19: Murat Metinsoy, A.G.E, SF. 92

Kaynak 20: Varlık Vergisinin Yazılı Basında Ele Alınışı, SF. 6-12

Kaynak 21: Taner Timur, Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş, SF. 63

Kaynak 22:  https://www.avlaremoz.com/2017/11/26/nadir-nadinin-kaleminden-hitlerin-sirin-ve-samimi-avusturyasi-serdar-korucu/

Kaynak 23: Emine Uşaklıgil, Bir Aile Tarihi: Benim Cumhuriyet’im, SF. 6

Kaynak 24: Kaynak 23: Sevan Ağır/Cihan Artunç, Political Economy, Firm Survival and Entrepreneurship in Turkey: The Case of the Wealth Tax(1942), SF. 20-25





Yorumlar